....................................................................UZAY.......................................
.....................................................GÜNEŞ SİSTEMİ.........................................................................................................
......................................................GEZEGENLER................................................
....................................................................................................................
Güneş Sistemi
Güneş Sistemi, Güneş adını vermiş olduğumuz bir yıldız , bu yıldızın çevresindeki belirli yörüngelerde bulunan 9 gezegen ve çok sayıda küçük gökcisminden oluşmaktadır. Güneş Sistemi'nde yer alan gezegenlerin isimleri sırası ile Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton dur. Evrende sayısız yıldız...
Güneş Sistemi, Güneş adını vermiş olduğumuz bir yıldız , bu yıldızın çevresindeki belirli yörüngelerde bulunan 9 gezegen ve çok sayıda küçük gökcisminden oluşmaktadır. Güneş Sistemi'nde yer alan gezegenlerin isimleri sırası ile Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton dur. Evrende sayısız yıldız olduğu tahmin edilmektedir. Bu yıldızlar belli galaksilerde yer alır. Güneş Sistemi de Samanyolu Galaksisi'nin bir elemanıdır. Samanyolu Galaksisi içinde �;;;'nının büyüklüğü güneş kadar olan 100 milyar yıldız olduğu tahmin edilmektedir. Bu yıldızlardan her birinin çevresinde 9 gezegen olduğunu düşünürsek (bazı yıldız sistemlerinde çok daha fazla gezegen vardır.) sadece Samanyolu Galaksisi'nde 1 trilyona yakın gezegen olduğu sonucuna ulaşırız. Tüm evreni ele alırsak sayılarla ifade edemeyeceğimiz bir sonuç ortaya çıkar. Evrende keşif bekleyen sayısız gezegen olmasına rağmen insan oğlunun henüz Güneş Sisteminde ki gezegenler hakkındaki bilgileri bile çok yetersizdir. İnsan oğlunun evren ve gezegenler hakkındaki araştırmaları çok eskilere dayansa da ancak günümüzde bu araştırmalar bilimsel boyut kazana bilmiştir. Son yıllarda uzaya yollanan uzay araçları ve sondalar sayesinde çok değerli bilgiler edinilmişse de bu güne kadar uzay bilimi konusunda yapılabilen en büyük gelişme Ay'a ayak basmak olmuştur.
Güneş sisteminde, diğer tüm galaksi ve sistemlerde de olduğu gibi belli bir düzen vardır. Her gezegen kendisine ait yörüngesinde hiç bir sapma yapmadan dönmektedir. Aynı zamanda yörüngesi yada ekseni etrafındaki dönme süresi hiç değişmeden sabit kalmaktadır. Bu yörüngeler ve periyotların hepsi matematiksel bir düzen içerisindedir. Bu düzeni ilk olarak keşfedin kişi Kepler'dir. Kepler çalışmaları sonucunda Güneş Sistemi'ndeki tüm gezegenlerin periyotlarının bir formüle bağlı olduğunu bulmuştur. Bu formül deki orantı "BodeYasası" olarak bilinir.
Bilim adamları evrenin yaradılışını, evrenin yoktan var edildiğini kabul eden "Big Bang" teorisi ile açıklamaktadırlar. Bu teoriye göre; "Evren, yaklaşık 15 milyon yıl önce sıfır hacim ve sonsuz yoğunluğa sahip olan bir yokluğun şiddetle patlaması sonucunda oluşmuştur". "Big Bang" teorisi evrenin yaradılışı ile ilgili teoriler arsında en çok kanıtı bulunan ve en çok kabul edilenidir. Güneş Sisteminin oluşumu hakkında ise hiç biri tam olarak kabul görememiş bir çok teori bulunmaktadır. Güneş Sistemi'nin oluşumuyla ilgili bilinen ilk teori Decartes'e aittir. En çok destek toplayan teoriye ise, Samanyolu Galaksisi'nde yer alan büyük bir gaz toz bulutunun bir kısmı zamanla yoğunlaşarak Güneş'i ve diğer gezegenleri oluştuğunu iddia etmektedir. Bu teori en mantıklı teori olarak kabul edilse de cevaplayamadığı bir çok soru vardır.
Günümüzde uzay araştırmalarının devam ettiğini söylemiştik. Şimdilik bu araştırma ve çalışmalar yetersizmiş gibi görünse de muhakkak insan oğlunun içinde var olan araştırma ve bilinmeyeni öğrenme isteği, bu çalışmaların artarak devam etmesini sağlayacaktır. Kim bilir belki bir gün evren hakkındaki tüm sorulara cevap buluna bilinir.
Güneş
Evrendeki sayısız yıldızdan sadece biri olan Güneş, Samanyolu Galaksisi'nde yer almaktadır. Güneş, üzerinde yaşadığımız gezegenin de içinde bulunduğu Güneş Sistemi'nin merkezini oluşturur. 4,65 milyar yaşımda olduğu tahmin edilen bu dev enerji kaynağının yarı çapı 7x105 km yani dünya yarıçapının 100 katıdır. Ekliptik düzlem normaliyle 75° 15' açı yapan Güneş, ekseni etrafındaki dönüşünü yaklaşık 27 günde tamamlar. Güneşin merkez sıcaklığı 10 milyon derece, dış sıcaklığı ise 5700 K° dir. Başlangıçta 2x1030 kg'lık kütlesinin s 'lük kısmının hidrojenden, geri kalan kısmını ise helyumdan oluştuğu tahmin edilmektedir.
Güneşin bu bitmez tükenmez ısıyı nasıl ürettiği sorusu, ilk zamanlar insanların kafasını en çok meşgul eden soru olmuştur. Fakat günümüzde güneşin bu ısı enerjisini içindeki hidrojeni çekirdek füzyonu ile helyuma çevirerek elde ettiği anlaşılmıştır. Ve Güneş çekirdek füzyonu sayesinde çevresine 4x1026 Watt' lık güç yaymaktadır. Başlangıçta s hidrojen olan hidrojen oranının günümüzde 8'e düştüğü tahmin edilmektedir. Bu tahmine dayanarak güneşin ömrünü yarıladığını söyleyebiliriz.
Güneş yüzeyi tabakalardan oluşmuştur. Bu tabakalara çekirdekten yüzeye doğru sırasıyla fotosfer, kromosfer ve korona isimleri verilmiştir. Güneşin görünür yüzeyini 500 km kalınlığındaki fotosfer tabakası oluşturmaktadır. Bu tabakanın sıcaklığı 6000 K° kadardır. Fotosfer tabakasının hemen üstünde 2500 km kalınlığındaki kromosfer tabakası yer almaktadır. Bu tabakanın sıcaklığı en üst kısımda 105 - 106 K° 'ye kadar yükselebilir. Bu tabakadan hemen sonra genişliği gezegenlere kadar uzanan korona tabakası yer alır bu tabakanın ortalama sıcaklığı 106 K° kadardır. Güneşin katmanları arasındaki manyetik alan şiddeti büyük değişiklikler gösterir ve bu değişikliklerin sonucunda bir çok olay gözlenir. Örneğin Güneş lekeleri, manyetik alan düzensizliği sonucunda o alandaki sıcaklığın çevreye göre düşmesinden kaynaklanır.
Güneşin korona tabakasından gezegenler arsı ortam yayılan elektrik yüklü taneciklerin oluşturduğu etkiye Güneş Rüzgarı adı verilmektedir. Güneşe yaklaşan kuyruklu yıldızların kuyrukları bu rüzgarın etkisi ile güneşe ters yönde uzanırlar. Güneş Rüzgarı, proton, elektron ve %5 kadar helyum çekirdeği ile az miktarda daha ağır atomlardan oluşmuştur.